İstanbul'daki Osmanlı Sarayları Hakkında
İktidardaki Osmanlı hanedanı 500 yıldan fazla sürdü ve bu süre zarfında saray kullanımları önemli ölçüde değişti. Saltanatlarının başında bu binalar, padişahların imparatorluklarını yönettikleri işleyen kurumlardı. Buralarda alınan kararlar ve emirler, sadece imparatorluk için değil dünyanın geri kalanı için de geleceği şekillendirdi.
Bunun en bariz örneği, Osmanlı hanedanının İstanbul’u işgal ettiği sıradaki ilk evi olan Topkapı Sarayı'dır. Sonra zamanla padişahlar Boğaz'ın kıyılarına yazlık konut olarak bazılarını inşa ettiler. Diğer saray göervlileri de Boğaz'da yalı denilen zarif yazlıklar inşa ettiler. Bugünlerde bazıları milyonlarca dolara satılarak onları dünyanın en pahalı gayrimenkulü yapıyor.
Bu hanedanlık konutlarının mimari üslupları ve kullanımı yüzlerce yıl içinde değişti ancak çoğunlukla yerleşim düzeni aynı kaldı ve her zaman padişah için selamlık bölümü ile eşleri ve cariyeleri tarafından kullanılan haremi içeriyordu. Bu günlerde, bilim adamları haremde hayatın daha ince kavramlarını hevesle tartışıyorlar. En önemlisi, burada yaşayan kadınların müzik, sanat ve yazı alanlarında eğitim dersleri almış olması, bunların hepsi sosyal olarak zengin ve saray erkanıyla sınırlı etkinliklerdi. Ayrıca görgü kuralları konusunda eğitim aldılar ve bazıları zamanlarının en etkili ve güçlü kadınları oldular.
Nitekim, daha önce de belirtildiği gibi, İstanbul'daki Osmanlı saraylarını gezmek yalnızca tarihi bir yapıya bir bakış değil, aynı zamanda dünyanın en büyük hanedanlarından birinin kültürü, gelenekleri ve inançlarına dair harika bir fikirdir.
Topkapı Sarayı: Osmanlı Sultanlarının İlk Evi
Topkapı’nın giriş kapılarına giden yol boyunca yürümek, masalsı bir aşk hikayesini anımsatan bir sahne. Selam Kapısı adı verilen büyük girişin iki yanında bulunan iki kule, burayı bir saraydan çok bir kale gibi gösteriyor. Ancak bir aşamada Topkapı ve çevresindeki surlarla çevrili semtler, sadece hanedanlık için değil, sınırları içindeki vatandaşlar için de savunmaya muhtaç bir mini şehir gibi binlerce insanı barındırdı.
Buradan ziyaretçiler, en çok konuşulan yer olan hareme girmek için sola doğru hafif bir dolambaçlı yoldan geçerler ya da mutfakları, cephanelik sergisini, sünnet köşkünü, imparatorluk kostümlerini sergilemek ve halifeliğe ve Hz. Muhammed'e ait eşyaları bulunduran Mukaddes Emanetler odasını ziyaret etmek için sağa dönerler.
Dolmabahçe Sarayı: Osmanlı Hanedanının Son Evi
"L" şeklindeki Dolmabahçe'nin tarzı ve mimarisi Topkapı'dan önemli ölçüde farklıdır. Padişahların ikinci yönetici merkezi olarak, bu 19. yüzyıl mimarisini çevreleyen çok fazla abartı mevcut çünkü o zamanlar hanedanın iflas ettiği söylentileri vardı. Özel Türk hamamlarının yanı sıra dünyanın en büyük avizelerinden birine sahip muhteşem bir kubbeli salon, kristal merdivenler, altın astarlı tavan ve saf ayı postu kilimleri, barok, neoklasik, rokoko ve Osmanlı mimarisinin bir kombinasyonunu içeren simgesel yapının odak noktalarından sadece birkaçıdır.
Beylerbeyi Sarayı: Hanedanın Ziyafet Yeri
İstanbul'un Anadolu yakasının meşhur Üsküdar semtinde bulunan Beylerbeyi Sarayı'nın adı, beylerin beyi anlamına geliyor. Sultanların hanedanlığın sonlarına doğru tercih ettiği barok mimariyi sergileyen bir başka 19. yüzyıl yapısıdır.
Kalıcı bir ikametgah olmaktan ziyade, amaçlanan kullanımı ileri gelenlerin yanı sıra yabancı soylu ve memurları ağırlamaktı. En ünlü misafirlerinden bazıları, 1869'da ziyarete gelen üçüncü Napolyon'un eşi İmparatoriçe Eugene ve Windsor Dükü ve Düşesi idi. Bir dönem, sarayın bir hayvanat bahçesi vardı ve ayrıca hapisteki Sultan Abdül Hamit'e ev sahipliği yapmış olmasıyla ünlüdür.
Küçüksu Kasrı: Kısa Dinlenmeler
Boğaz'ın aynı tarafında ve 30 dakikalık yürüme mesafesinde, Osmanlı padişahları tarafından kısa bir dinlenme için kullanılan bir başka 19. yüzyıl yapısı olan Küçüksu Kasrı yer almaktadır. Türk evlerinin geleneksel tasarımını yansıtan iç mekan, saf ipek Herke halıları gibi en iyi dekorlara da sahiptir. Film meraklıları bir müze olarak halka açık olan kasrın, James Bond filmi The World is not Enough'daki rolünü de hatırlayacaktır.
Yıldız Sarayı Külliyesi ve Köşkleri
Bu külliyenin mimari tarzı, tablo gibi avlularını çevreleyen köşkler ve villalardan oluşan bir koleksiyon olduğu için benzersizdir. 33 yıl boyunca 2. Abdülhamid'in evi olarak kullanılan külliye, 500.000 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır ve siyasi, ticari ve dini işlevlerin mekanıydı. Onay için UNESCO Dünya Mirası listesinin geçici listesinde bekleyen yapı, aynı zamanda 19. yüzyıl mimarisinin mükemmel bir örneğidir.
Çırağan Sarayı: Beş Yıldızlı Bir Otel
İstanbul'daki eski Osmanlı saraylarının en ilgi çekici hikayelerinden biri, Türk misafirperverliğinin en iyisini sunan beş yıldızlı lüks bir otel olan Çırağan'dır. Mevcut simgesel yapı, dünyanın en zengin insanlarından bazılarını barındıran Kempinski oteller zincirinin portföyündeki en önemli noktalardan birini alıyor. 1910'da çıkan bir yangından sonra, futbol sahası olarak kısa süreli kullanım dışında terkedilmiş olarak kaldı. Bununla birlikte, 1992 ve 2007'deki kapsamlı tadilatların ardından, yeni sahipleri, ünlü tarihi zaman çizelgesine çok yakışan dekor stili ve tasarımı dahil olmak üzere eski ihtişamına kavuşturdu. Çırağan Sarayı'nda kalmak, İstanbul'daki eski Osmanlı saraylarının hislerini ve nostaljisini deneyimlemeye olabildiğince yakın.
Daha Fazla Okuyun:İstanbul'da görülmesi gereken en iyi müzeler hakkındaki makalemizi de okumak isteyebilirsiniz. Sanat eserleri, etnografik ve antik eserler içeren müzeler, ilk kez gelen ziyaretçilerin hem geçmiş hem de şimdiki İstanbul'un zaman çizelgesini tam olarak anlamalarına yardımcı oluyor.